THOTH
Dinler tarihiyle felsefe ve bilim tarihlerinde geriye doğru gidildiğinde ortak bir kutsal şahsiyetten söz edildiği görülür. Değişik gelenek ve kültürlerde farklı isimlerle anılan bu şahsiyet Greko-Latin literatüründe Toth/Thoth ya da Hermes Trismegistos diye şöhret bulmuştur. Bu kişinin felsefe, bilim ve edebiyat tarihlerinde daha çok mitolojik ya da yarı mitolojik niteliklere sahip bir şahsiyet olarak ortaya çıkmasına karşılık dinler tarihinde bir peygamberle özdeşleştirilmesi dikkat çekicidir.
Mısır kaynaklı efsaneye göre Thoth güneş tanrısı Horus’un oğludur. Çiçero’ya göre, Argus’u öldüren Merküri adlı bir zat bu olay üzerine Mısır’a kaçmak zorunda kaldı, orada Mısırlılar için kanunlar koydu ve öğütler verdi. Mısırlılar, ona Thoth dediler ve yılın birinci ayını (eylül) onun adıyla andılar.
Tanrı Osiris ve eşi İsis’in çocukları olan Horus ve Seth, ayrıcada Sekhmet ve Thoth, Eski Mısır’ın en önemli sağlık tanrıları arasındadır. Yılan şeklinde simgelenen Seth’in, insanlara salgınlar, hastalıklar yolladığına inanılır; papirüslerde, kardeşi Horus’un (şahin başlı olarak simgelenir) gözlerini parçaladığı, Tanrı Toth’un (ibis kuşu, yani mısır turnası olarak simgelenir) da büyü aracılığıyla bunları yeniden iyileştirdiği yazılıdır.[4] Toth, edindiğimiz bütün Mısır belgelerine göre, Mısır’dan önce gelen insandan daha kutsal bir mitologya kişisidir. Mısır uygarlığının doğuşunun başlangıcında, rahiplerle firavunların elinde başka dünyaların tüm sırlarını kapsamış ve sahiplerine pek büyük güçler vermiş olacak olan belki de bir tomardan ya da bir yığın yapraktan oluşma Toth Kitabı olmuş olacaktı.
Bazı müellifler eski Mısır dinindeki Thoth’u, Mûsevîlik’teki Uhnuh’u, Budizm’deki Buda’yı, Zerdüştîlik’teki Hôşeng’i ve İslâm’daki Hz. İdrîs’i onunla birleştirmişlerdir.
Toth hakkında pek çok efsanevî bilgi mevcut olan, farklı kültürlerde Tehuti, Hz. İdris, Enok vs gibi farklı isimlerle anılabilen ve gizli öğretilerin hamisi ve insanoğluna ilk yazı, bilim ve sanatları öğreten kişi olarak betimlenen kişidir
İnanca göre Tanrı Thoth tüm gizli bilgiye sahipti, göğün altında gizli bir yerdeki kemerin ya da sütunların altındaki bilinmeyen bir yerde Thoth’un 36.535 kutsal yazıtı saklıydı. Çok değerli olan bu bilgiler, günü gelince İnsanlığın yararı için kullanılacaktı.
İslâm kültüründe Toth/Hermes ile Hz. İdris arasında irtibat kurulmuştur. İdris kelimesinin “öğrenme ve öğretme” anlamlarına gelen “derese” kökünden türediğini, Eski Mısır’daki Osiris ile İdris kelimeleri arasında ilişki bulunduğunu, İbranice Uhnuh kelimesinin tercümesi olduğunu iddia edenler olmuştur. Ünlü müfessirler Taberi ve Fahreddin er-Râzî, bu irtibatı kuranlar arasında yer almışlardır.
Eflâtun aritmetik, geometri, yazı ve diğer bazı ilimlerin kurucusu olarak Mısır tanrısı Thot’tan bahsetmiştir. Mısırlılar’ın Aa Aa (üç kere büyük) Tehuti şeklinde söyledikleri “mürşid” ya da “öğretmen” anlamına gelen bu ismi Grekler, Hermes Trismegistos tercümesiyle kendi dillerine almışlardır. Bazı müellifler ise bundan üç ayrı Hermes bulunduğu anlamını çıkarırlar.[1] Makedonya’dan getirilip, Milano’da Cosimo de’ Medici’ye verilen 17 ciltlik Grekçe el yazması, Yunanlılar’ın Hermes Trismegistus dediği, Mısır’ın gizli “Thoth Kitabı” bilgisini içeriyordu. Yunan felsefesinin patlayışı ve Mısır’ın antik dini Hermetik inançların etkisinden kaynaklanıyordu, söz konusu tekstin adı Corpus Hermeticum’du.
Zümrüt Tablet Metinin Tarihi
Hermetik yazılar içinde en önemlisi kuşkusuz Zümrüt tablettir. Orta Çağlardan bu yana bu metin bir çok okültistin dikkatini çekmiş, farklı yorumları yapılmıştır.
Metinden ilk olarak Albertus Magnus, De Mineralibus adlı eserinde bahseder. Buna göre Hermes’in mezarı İskender tarafından bulunmuş olup tabletler burada açığa çıkmıştır.
En yaygın söylence, bu tabletlerin, Hermes’in lahitinin olduğu yerde, ellerinin arasında bulunmuş olduğudur. Burada sembolik bir ifade kullanıldığı da varsayılabilir. Tabletlerin Zümrüt olması önce bu taşın Hermes’ e ait bir taş olduğunu akla getirmektedir, ancak zümrüt yeşil rengi ile ekini sembolize ettiği gibi, okült gelenekte bilgelik sembolü olarak da kullanılmıştır. Bu tabletlerin içeriğinin hermetik bilgelik olduğu düşünülürse bu yazıların zümrüt tablet üzerine yazılmış olmasının anlamı daha iyi gözükür.
Hermetik yazıların bir çoğu Helenleşmiş Mısır’a aittir. Bu yazıların da orijinal Yunanca metninin varolduğu varsayılmış, ancak bugüne kadar eksiksiz metin bulunamamıştır. Sadece yirmiye yakın Arapça versiyona rastlanmıştır.
Zümrüt tablet hakkında elimizde olan ilk versiyon Tyan’lı Apollonios’a aittir. (Apollonios Arapça metinlerde Balinus olarak geçer.) İsa’dan sonra birinci yüzyılda yaşamış olan Apollonios Yeni-Pitagorasçı filozoflar arasında önemli bir yer tutmakla birlikte, döneminde okült bilgisi ile de tanınmıştır. Ayrıca büyü ve simya üzerine kitapları vardır.
Apollonios’a atfedilen en önemli kitaplarından biri de “Yaradılış’ın Sır Kitabı”dır. (Kitab-ı Sırrı Al-Halika). Bu kitapta Zümrüt Tablet metninin bir versiyonu bulunmaktadır. Bu kitabın Sagiyus isimli bir din adamı tarafından Altıncı yüzyılda Arapça’ya çevrildiği söylenir, ancak orijinal Yunanca metin bulunamamıştır.
Zümrüt Tablet Tercümesi:
Hermes Trimegistis’in Simya üzerine Zümrüt Tableti
Hermes’in cesedinin bulunduğu karanlık mağarada , ellerinin arasında bulunmuş , Zümrüt tablet üzerine yazılı sırları :
Hiç yalan olmadan doğrudur , kesindir ve çok gerçektir.
Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir , ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.
Ve bütün her şey bir olandan geldiğinden , bir olanın düşüncesinden gelmiştir. Böylece her şey bu tek olandan uyum sağlayarak çıktı.
Güneş onun babasıdır, Ay annesidir. Rüzgar onu karnında taşımıştır, Toprak beslemiştir.
Dünyanın bütün gücünün babası budur. Onun gücü eğer toprağa dönerse her şeye yeter .
Toprağı ateşten ayıracaksın, seçkin olanı kalın olandan ; bu büyük bir maharetle olmalı
Topraktan gökyüzüne çıkacak ve yeniden toprağa inecek , ve yukarıda ve aşağıda olanın gücünü alacak . Bununla bütün dünyanın zaferi senin olacak ; bunun için bütün karanlık senden uzaklaşacak.
Bu bütün kuvvetlerin en kuvvetlisi ; çünkü her seçkin şeyi yenecek, her katı şeyin içine girecek.
Dünya da böyle yaratıldı.
Hayranlık verici biçimler bundan çıktı , bunların ortamı buradadır.
Bu yüzden bana Üç Kere Büyük Hermes denir , çünkü bütün dünyanın felsefesinin üç bölümü de bana aittir. Güneş’in yaptıkları hakkındaki söylediklerim böylece bitiyor ve tamamlanıyor.
Açıklama
«Hiç yalan olmadan doğrudur , kesindir ve çok gerçektir.»
Metin öncelikle söylenenlerin doğru olduğunun ve yalancı bilimlerle ilişkisinin olmadığının söylenmesi ile başlar. Bu bir anlamda kendini doğrulamaktır. Burada “çok gerçektir” ifadesi de anlamı kuvvetlendirmekte, belki de eski nitelemeler düşünüldüğünde Güneş’e atıfta bulunulmaktadır. Güneş ve onun sembolize ettikleri “en gerçek” olarak kabul edilmektedir.
«Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir , ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler. »
Daha sonra ise Yukarıda olan ile aşağıdaki olanın birliği vurgulanarak dönemin en önemli ezoterik yasası ifade edilmektedir. Bu aynı zamanda astrolojiye de temel teşkil etmektedir. Buna göre macrocosmos ile microcosmos arasındaki bağlantı kesindir ve ikisine de hükmeden Tanrısal yasalardır. Bu Tanrı’nın bir mucizesinin görüntüsüdür.
Bu ifadenin bir başka yorumu da aslında burada filozof taşından söz edildiği şeklindedir. Bu taş yukarı ile aşağısı arasında , başka bir deyişle insan ile tanrısal özü arasında bir ilişkiyi belirmektedir. Bu ise her şeyin bir olmasından, başka bir deyişle insanın tanrıdan çıkması mucizesinden olanaklı olmaktadır. Öyle ise bu yoruma göre aslında Simyanın ana amacı olan Filozof taşı ortaya konmuş olmaktadır.
«Ve bütün her şey bir olandan geldiğinden , bir olanın düşüncesinden gelmiştir. Böylece her şey bu tek olandan uyum sağlayarak çıktı. »
Burada ise her şeyin Tanrı’dan ya da Tanrısal tözden geldiği bir kere vurgulanarak yaradılış ifade edilmiştir. Bu ifadelerdeki anahtar sözcükler meditatio ve adaptatio’dur. Meditatio derin düşünmeyi ifade eder ancak buradaki anlamıyla , bir eylemi ifade etmekte ve Tanrı iradesini belirtmektedir. Adaptatio ise daha anlamlıdır. Adaptatio , adaptasyon, uyarlama anlamına geldiği için, tek olandan uyum içinde çıkmak , zaten bu tek olanın içinde her şeyi barındırdığını ve uyarlanarak varolan her şeyde bulunabileceğini göstermektedir.
Simya yorumunda ise tek olanın materia prima olduğu ve bir takım işlemlerden sonra başka şeylere dönüşebildiği söylenmektedir.
«Güneş onun babasıdır, Ay annesidir. Rüzgar onu karnında taşımıştır, Toprak beslemiştir.»
Bu ifade daha da semboliktir. Güneş ve Ay birleşmesi Simyada kutsal birleşmeyi sembolize ettiği gibi Güneş ateşi, Ay da suyu sembolize eder. Böylece dört element düşüncesi burada yerini bulmuş olur. Güneşin baba olması ise tanrısal yaratıcı gücü belirtmektedir.
«Dünyanın bütün gücünün babası budur. Onun gücü eğer toprağa dönerse her şeye yeter. »
Buradaki ifade de telesma sözcüğü farklı anlamları ifade edebilmektedir. Bazı yorumlarda irade/güç anlamına gelmekte , bazı yorumlarda da mükemmelliği göstermektedir. Her iki anlamda da tanrısal töze atıfta bulunduğu açıktır. Tanrısallığının farkına varmış insan toprağa dönerse , yani maddede her şeye gücü yetebilecek durumda olur.
«Toprağı ateşten ayıracaksın, seçkin olanı kalın olandan ; bu büyük bir maharetle olmalı. Topraktan gökyüzüne çıkacak ve yeniden toprağa inecek , ve yukarıda ve aşağıda olanın gücünü alacak . Bununla bütün dünyanın zaferi senin olacak ; bunun için bütün karanlık senden uzaklaşacak.»
Burada ezoterik düşüncenin temel prensipleri açıkça ortaya konmuştur. Yukarıda da açıkladığımız gibi, Tanrısallığının farkına varmış insanın madde üzerinde kontrolü olanaklı olabilir. Ancak bunun için seçkin olan kalın olandan ayrılmalı , yani ruh maddeye olan esaretinden kurtulmalıdır. Bu ancak kendi nefsimizden kurtulacağımız inisiye ile olanaklı olmaktadır. Maharet buradadır. Tanrısal tözünün farkına varan gökyüzüne çıkmış olur , ancak yine maddi aleme dönerek , maddeye hükmederek , yaşamına devam etmeli ve bu dünyada alacaklarını almalıdır. Artık bundan sonraki hayatta , bu aşama bir kere geçildikten sonra karanlıklar uzak olur.
Bu düşünceyi Nicolas Valois şöyle ifade etmektedir : “Solvite corpora et coagulate spiritum “. Türkçe ifadesiyle, bedeni çöz, ruhu pıhtılaştır , anlamına gelen bu ifade de ruhun bedenin esaretinden kurtularak evrimleşeceğini belirtmektedir.
Ancak bütün düşüncelerde varolan ruhun bedenin esaretinden kurtulduktan sonra madde yokmuş gibi yaşamak değil, kişinin bunun farkına vararak günlük yaşantısına devam etmesi esastır.
Metin, bundan sonra yaradılışın da bu şekilde olduğunu ve her varolanda Tanrısal tözün varolduğunu söyleyerek son bulur.
KAYNAKÇA
HERMES TRISMEGISTE , La Table d’Emaurade , Les Belles Lettres, Paris, 1995
EVOLA Julius , The Hermetic Tradition , Inner Traditions International , Vermont, 1994
FONTANA David, The Secret Language of Symbols , Pavilion Books , London , 1993
GÜRSU Faik, Esoterik Astroloji, Güzel Sanatlar Matbaası A.Ş. , İstanbul,1992
KLOSSOWSKI DE ROLA Stanislas , Alchemy , The Secret Art , Thames and Hudson, London,1992
RACHET Guy , Hermès Trismégiste , Le Grand Texte Initiatique de la Traditon Occidentale , Editions Sand, Paris, 1996
TEZ Zeki , Kimya Tarihi, V Yayınları, Ankara , 1986